MEZAR KAZMAK / YAŞAMIMIZI (ÇIKART)MAK
Mezar kazmak için gerekli olanlar önceden hazırlanmalıdır.
Toprağı kazmadan önce nereyi kazdığımızı bilmeliyiz. Yoksa kişinin yaşayacağı hep kazmamak olacaktır.
Kişi mezar kazmaya başlayıp yarıda bırakacak olursa mezar sorgular kazanını durmadan ve yaptığımız onca çaba hiç olur. Bitmeyen ve kazılmayı bekleyen mezar artık mezar olamaz hatta hayatımızı da taşıyamaz.
Mezar için uygun tarzda kazma ve kürek bulunmalıdır ki (bulunan bu gereçler aslında yaşamda edindiğimiz bizim hep elimizde olan kullanılmayı bekleyen edimlerimizdir). Kazacağımız mezarın yeri hem çok sağlam hem toprağı (yaşam) parçalayıp çıkaracak boyutta olmalıdır. Yaşamı ‘’parçalayıp çıkartmak’’hep zor olacaktır çünkü yapılan iş kendimizden ayır-dığımız hayatımızdır ve elimizdeki kazma-kürekle içine gireceğimiz kadar açılmalıdır.
Seçilecek yer, yaşama belirtilerinin olacağı bir yer olur (-ki biz içeride iken mezarın üstünde yaşam devam etsin). Yoksa mezarımızın yeri de ölü bir yer olur ki istenen mezarda ölüm varken, dışarıda yaşam olsun. Yoksa bizimle birlikte içini öldüren dışını da öldürür. Böyle olacaksa kazmak veya kazmamanın hiçbir anlamı yoktur.
Uygun yer bulunduktan sonra yüzeydeki sert tabakaya küreğin sivri kısmı aşağıda olacak şekilde güçlü bir şekilde hızla toprağa saplanır. Kazma sivri olmalıdır (kişisel üretimlerimiz) kazmamızı sivri yapmadan mezar kazmamalıyız yoksa kazılamayan toprak direnir bize (neyle ve nasıl kazılacağını sorgulamalıyız hayatımızda hep).
Mezar kazmadan önce kazma ve kürek ayrı ayrı değil de ikisi bir arada kullanılarak kazmaya başlanmalıdır. Birisi eksik ise başlamanın hiç bir anlamı yoktur.
Mezar kazmak zordur.
Kazma ile derine ilerledikçe parçaladığımız toprağı kürekle oradan uzağa atmalıyız. Yoksa bir süre sonra daha derine inerken dışarı atmak daha zor olacak hatta toprak kendini çıkartana nispet tekrar mezarı doldurmaya çabalayacaktır bu yüzden uzağa taşınmalıdır.
İçi boşaltılan yer yaşam için hazırdır aslında bir hayat yaşayacaktır orada ama ne kadar (aç)-tığımız önemlidir.
Aslında mezar kazmak, kişinin yaşamını kazmasıyla özdeştir. Mezarımızın toprağı içimizdeki devinimlerimiz, dışa vurduklarımız, vuracaklarımız, an-larımızın hepsi mezarın toprağı aslında.
Kazma ile derine indikçe maskelerimiz çıkar ki, parçalayıp çıkarmak zor olacaktır. Maskelerimiz yaşadığımız an-larda taşlaşmış çıkarılması güç bir hale gelmişse aldatabilir bizi. Maskenin zayıf yönü kazmanın ucu kullanılarak topraktan yerinden oynatıldıktan sonra artık dışarıya atılmayı bekleyen ‘’hiç’’ kalır. İşte bunu düşünerek hayatımızda oynadığımız maske oyununda ki bu oyun ne kadar sürerse kayalaşma daha çok olacağından kazma-kürekle hiç çıkaramadığımız mezarsız bir hayat sürer gideriz. Herkesin mezarı kendi kazma-kürekleriyle açtığı kadardır. Kazma-kürekle açtığımız bu mezarları bazı zamanlar hiç kazılmamış, yaşanmamış gibi kapamaya çalışırız.
Sürekli yığılıyorken üstünde durduğumuz toprak üstümüzde yığılan toprağı hiçbir şeyi ertelemeden yalansızca kazıp çıkarmalıyız; kendi ölülerimizi; kendimizi.
> SALİH__