2 Mayıs 2007 Çarşamba

...

büyüdük, demek… büyünün aldatılıcılığında şak diye gerçek… gerçek de geçecek, biliyorsun, kağıtlarını gösterme oyun bitmeden….”yeni yenilgiler yolculuğu” diye bir kitap adı olmaz bence, sen yine de kazanmış gibi poz ver…. üstelik sonradan renklenecek bir kağıda, kırmızı gülümsemek gerek…

yeni yetmeler çağından, yekten çıkarak geldik buralara… anlatılacak ne var sahi… bir yığın palavra… biraz yürek ağrısı, çokça angarya… an(a)karayla yan yana….

dur, orda…kımıldama…vurgun yemiş dalgın çocuklarla oynama…. bilirsin, denize yakınsan, saçlarını rüzgargülüne boya…hüzünbaz (benim sözcüğüm değildir) şairlere aldanma…onlar ki, akşamın ışıklarıyla kent haramileri olurlar…anason üfürürler yalınk(alem) aşklara… kaç me(a)şk kullanma kılavuzu eskitmiş eski zaman soytarıları olarak, yol haritaları taşırlar yanlarında…dediğin gibidir oysa; soylu şair at gibidir, kendini sınar bütün uçurumlarda…dedim sana, anla, ey kanatsız anka; büyülü sözcüklere dalaşma…yanma…

saçlarına dökülen baharı temizle, alnını onar, göğe bak…turgut’un uyar’ılarına aldanma, sırlaşmış bir aynayı yuma…dedim sana, anla, ey kanatsız anka; yeşil patiska renginde de yontulabilir bir baba…

> hasan gülsaçan