18 Nisan 2007 Çarşamba

GÖLGE

-avuçlarında titreyen çocuk
ne çok sana benzemiyordu-

aşkın gölgesi
ayaklarıma düştü.
-insan ölmeye ayaklarından mı başlar-

aldın tozlarını
utangaç ellerinle.

doğurgan bir soru işaretiydi suskunluğumuz.


arkadaşsız bir çocuk gibiydin
sokaklarında,
güz ikindilerimin.
elinde,
patlamış yalnızlığın.
-ne çok damlıyordu sahi kirpiklerin-

benim babam ölecekti.
-biliyordum-
senin şiirlerin vardı,
topaçlara çocuk
niyetine.

-kulağında saklı neşe:sobe!-

su diye akıttım,
taşkın yalnızlığımı
boğazından.
-emanete bırakılmış çocuk gibi-

istanbul peşimsıra.

yutkundun kekeleyerek.

bir hece,
gecede,
sayıklayan gölgeme,
fısıldadı esrarını.

sır:
cehennem şah damarımızdır

kus emanetimi.
gölgemle silerim.

> hicret aydoğar